Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Ziya Gökalp'in Hayatı ve Edebi Kişiliği 1

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
mhmt_arcn
Admin
Admin
mhmt_arcn


Erkek
Mesaj Sayısı : 143
Yaş : 33
Nerden : ANtalya
İş/Hobiler : Öğrenciyiz
Lakap : Mhmt_Arcn
Kayıt tarihi : 28/04/08

Ziya Gökalp'in Hayatı ve Edebi Kişiliği 1 Empty
MesajKonu: Ziya Gökalp'in Hayatı ve Edebi Kişiliği 1   Ziya Gökalp'in Hayatı ve Edebi Kişiliği 1 Icon_minitimeÇarş. Nis. 30, 2008 9:58 pm

Ziya Gökalp,23 Mart 1876’da,Diyarbakır’ın Melik Ahmet Mahallesinde doğmuştur.Babasının adı Mehmet Tevfik Beydir.Onun babası çeşitli memurluklarda ve kaymakamlıklarda çalışmıştır Mehmet Tevfik Bey öğrenimini tamamladıktan sonra il evrak müdürü olmuş,Diyarbakır il basım evinin müdürlüğünü yapmıştır. Ziya Gökalp,Mehmet Tevfik Beyin iki oğlundan ilkidir.Adı Mehmet Ziya olarak konmuştur. Belirli bir yaşa geldikten sonra,ilk derslerini,düşünce bakımından değerli ve iyi ahlaklı bir insan olan babasından almış;sonra da Mercimek Örtmesi İlkokuluna başlamıştır.Buradaki öğreniminden sonra,Rum Kapısı yakınlarında bulunan Diyarbakır Askeri Rüştiyesine girmiştir. Bu okulun müdürü Önyüzbaşı İsmail Hakkı Bey,öğrencilerine ,derslerin yanı sıra,içinde bulun- dukları ortamın kötülükleri hakkında da bilgiler vererek onları uyarmıştır.Sultan Hamit’in baskısından söz ederek onlara özgürlük düşüncesini aşılamıştır. Babası,Mehmet Ziya Askeri Rüştiyenin son sınıfında iken ölmüştür.Mehmet Ziya,bu okulu bitirdikten sonra,öğrenimine İstanbul’da devam etmek istemiş,buna olanak bulamadığı için de Diyarbakır’a dönerek sınavla Mektebi İdadi-i Mülkiyenin(sivil lise) ikinci sınıfına yazılmış- tır.Burada okurken son sınıfta ‘Padişahım çok yaşa’ yerine ‘milletim çok yaşa’ diye bağırdığı için hakkında soruşturma açılmış,okul süresinin de beş yıldan yedi yıla çıkarılması karsısında okulu bırakmıştır.(1894)Amcası Hasip Efendiden Arapça ve Farsça dersleri almış,idadi deki öğretmenlerinden Yorgaki efendinin teşvikiyle yeniden Arapça ve Farsça derslerine başlamış- tır.’’İlm-i kelam’’ ve’’ Tasavvuf ‘’ konularını incelemiş,bir yandan da Fransızca öğrenmiştir. Bu arada,İstanbul’a giderek öğrenimini sürdürmek istemiş,ailesinden izin alamayınca,iki ayrı dünya görüşünün kafasında uyandırdığı bunalım nedeniyle intihara kalkışmış fakat olmamıştır. Mehmet Ziya çocukluğunda derslerine hiç çalışmaz,öğretmenlerinden dinlediği ile yetinir; buna karşılık başka kitaplar okumayı severmiş.Yedi yaşındayken Aşık Garip,Kerem ile Aslı gibi kitapları okumuş ve bunlardan bir kitaplık kurmuştur.Sonraları tiyatro kitaplarına yönel- miş sonraki yıllarda ise romanlara,şiir ve edebiyat kitaplarına sarılmıştır.Askeri Rüştiyenin İkinci sınıfında iken,verilen bütün matematik problemlerini çözermiş.Sonraları matematik nedeniyle bilim dilinin mantığını öğrendiğini söylemiştir.Ancak,soyut tanımlamalardan oluşan bilim dilinin skolastik mantığını da anlamadığını,başkalarına anlatma zorluğu yüzünden bu soyut kavramları da anlamaya alıştığını belirtmiştir.Birçok kitap okuduğu halde,rüştiye son sınıfın- dayken Osmanlıca gramerden çok düşük not alırmış.O yıllarda dili ,ölçüsü,uyağı düzgün şiir- ler yazarmış. Mehmet Ziya,lisedeyken Namık Kemal’in yazılarını ,şiirlerini okumaktan kendini alamadığı gibi,Ziya Paşayı,Ahmet Mithat Efendiyi,Muallim Naci’yi de okurmuş.Derslerini de ihmal etmezmiş ancak Fransızca dan bütünlemeye kalmış.O yaz tatilinde Fransızca dersler alarak da bu yönünü güçlendirmiş. Bütün bu çalışmalar sürerken Mehmet Ziya’ya amcası Hasip Bey,doğulu düşünürlerin yapıtlarını ve düşüncelerini tanıtmış.Bu sayede İbn-i Sina,İmam Gazali,Mevlana’nın.. yapıtlarını incelemiş ve İslam düşüncesini tanımıştır.Böylece,doğu felsefesini iyi bilen,batıyı tanıyan yurtsever bir Türkçü olmuş.Batıyı öğretmenlerinden DR.Yorgi’den öğrendiğini,her sözünün yeni bir ufuk açtığını ve onun etkisi altında kaldığını kendisi belirtmiştir.Ziya, özgür- lük ülküsünün en yücesini bulmak için İstanbul’a gider.Burada Tıbbiyelerin kurduğu gizli dernekle işbirliği yapar. Diyarbakır’da başlayan kolera salgını nedeniyle,bir ara Dr Cevdet oraya gönderilmiştir. Ziya Gökalp da henüz oradadır.Abdullah Cevdet’in elinden Gustave Lebon’un yapıtları düşmemektedir.Onun kimi davranışları Diyarbakırlı gençleri etkiler,bu Fransız yazarın ki- tapları Ziya Gökalp tarafından da okunur.İntihar girişimi de tam bu sıra olur.Onu derinden sarsan bir yığın olay yaşanmaktadır.Mehmet Ziya, okumak isteğiyle İstanbul’u düşlemek- tedir.Abdullah Cevdet’in dinsiz olduğu yayılmış,amcası Hasip Bey de başkaları gibi onun doktorla konuşmasını engellemekte,üstelik ondan kızıyla bir an önce evlenmesini istemek- tedir.Mehmet Ziya kafasına kurşunu sıkar.Abdullah Cevdet’in Diyarbakır da bulunan bir genç Rus operatörü ile güç koşullar altında ve morfinsiz olarak yaptığı bir ameliyatla kur- şun çıkarılmıştır., Mehmet Ziya, bu olaydan sonra durmadan okumaya başlamıştır.Bir yandan okur,araştı- rırken bir taraftan dan yazmaya başlar.Özgürlüğe düşman olanlara çatan bir çok şiiri bu yıllarda yazar.Bunlar,Namık Kemal gibi bayrak kaldırmış bir sanatçının haykırışlarına benzer. Gençleri özgürlük düşüncesine,baskılara baş kaldırmaya yöneltmek amacını güder gazellerdir çoğu. 1895 yazında,Erzincan Askeri Lisesinde okuyan Nihat Gökalp sılaya geldiğinde sıkıntılarını ona açar,o da onun İstanbul’a gitmesini sağlar.Sonra birlikte yola çıkarlar ve Mehmet Ziya Harp Okulu öğrencileriyle birlikte İstanbul’a varır.O yıllarda yükseköğrenim kurumlarının hepsi paralıdır,bu nedenle tek parasız olan Veteriner Okuluna yazılır.En fazla çalıştığı dersler ara- sında fizik ve yaşam bilim vardır.Zamanını daha çok ülkenin özgürlük savaşına katılmış insan- larla tanışmak için harcar.Doğu ve batı dillerini bilmesi,ozanlığı ve felsefeye düşkünlüğü ne- deniyle herkeste sevgi uyandırmaktadır.Kısa süre içinde gizli derneklerle de ilişkiye geçer. Yaşamından kıvançlı ve mutludur.Yaz tatili başlayınca Diyarbakır’a döner.Orada okuduğu kitaplar nedeniyle Vali Halit ile araları açılır.Vali yazdığı jurnalla durumu İstanbul’a bildirir. Okula dönüşünde açılan bir soruşturma sonucunda okula gelmemesi bildirilir.Sonra da bir gün Ziya Gökalp’ı polisler alıp götürürler.Birçokları gibi o da Taşkışla’da bir süre tutuklu kalır. Tutukluların hepsi özgürlükçü gençlerdir.Büyük işkenceler yapılır hepsine.Ziya Gökalp ayrıca Diyarbakır’a sürülür.Hapisteyken edindiği tek kitap Kuran’dır ve bu kitabı okur durur. Tutukluluk süresi bitince,polis gözetiminde Diyarbakır’a gönderilir.Bu tutukluluk onun yüksek öğrenim yapmasını engeller ama düşüncelerini değiştirmez.Diyarbakır’a geldiğinde amcası ölmüştür ve amcası kızı Vecihe Hanımla evlenmesini vasiyet eder.Vecihe Hanımla evlenir ve bu evlilikten Sedat adlı bir oğlu,Seniha,Hürriyet ve Türkan adlı üç kızı olur. Ziya Gökalp evlendikten sonra da boş durmamıştır.Özgürlük yolundaki çalışmalarını gene sürdürmüştür.Diyarbakır’da hem gençleri,hem kentin ileri gelenlerini,hem de ağaları uyarmaya ve baskı yönetimine karşı kışkırtmaya kendini adamıştır.Evlendikten sonra on yıl boyunca e- vinde çalışmış,paraya gereksinme duymadan,mutluluk içinde yaşamıştır.Memur olup da onun disiplinli ve kısıtlı yaşamına girmek istememiştir.Bütün sınırlamaların dışında kalmayı uygun bulmuştur.O sıralarda bazı kişiler haraç almak için Diyarbakır’a gelmektedirler.Gökalp ,bu durumlardan yakınan halkla birlikte olmuştur.Postaneye el konularak on gün süreyle durum saray’a bildirilmiş ,soruna bir çözüm bulunmuştur.Ziya Gökalp halka baskı yapan yerel güçlere karşı da amansız bir savaşıma girmiştir.Toplantılarda konuşmuş,düşüncelerini açıkça belirt- mekten kaçınmamıştır.Bu da yöneticilerin dikkatini çekmiştir.1904’ten başlayarak Diyarbakır Gazetesinde ilk şiir ve yazılarını yayımlamaya başlamıştır.Bu yayınlar 1908’e kadar sürmüştür. 1903’ten 1908’e kadar Ticaret Odası onursal katipliğini ,1905-1908 yılları arasında ise ayrıca İl Yönetim Kurulu tutanak katipliği görevini yürütmüştür.İbrahim Paşa’nın halka yaptığı zulümlerin karşısında ,halkın yanında yer almış,bunun sonunda da Şaki İbrahim Destanı adlı yapıtını yazmıştır.1899’da gençleri çevresinde toplamış,bir dernek kurmuştur.Padişah yanlısı olanlarla ,bu dernek korkunç bir savaşa girmiştir.Karşıtları,onun derisini yüzmek istiyorlardı. Akrabalarının yardımı ile Gökalp kurtulmuştur.Bu taşkınlıklar 1908’de meşrutiyetin ilanına kadar sürmüştür.Gökalp’sa bu arada Diyarbakır’da önemli bir kişi olmuştur. Meşrutiyetin kabulünden sonra İttihat ve Terakki Cemiyetinin Diyarbakır şubesini kurmuş, Bir yandan da ilkokul müfettişliği yapmıştır.’’Peyman’’ gazetesinde siyasal ve toplumsal olay- larla ilgili yazılar yayımlamıştır.1909’da İttihat ve Terakkinin Selanik kurultayına katılmış ve partinin Genel Merkez üyeliğine seçilmiştir.Genel merkez üyeliğine seçildikten sonra,orada kalmış ve çevresinde bir kültür hareketi başlatma yolunda çalışmalara girişmiştir., Ziya Gökalp,bütün dünyadaki Türkleri birleştirmeyi,güçlü bir Türk devleti kurmayı hep ta- sarlamıştır.Bu tasarımdan da Pan Türkizm(Türk Birliği)Turancılık ülküsü ortaya çıkmıştır.Bu amaçla da o,ulusçu ve Türkçü olmak gerektiğini, her fırsatta dile getirmiştir.Turancılık böyle- ce ilk canlanışını Selanik’te yapmıştır. Gökalp Selanik’te,İttihat ve Terakki Lisesi programlarına toplumsal bilimler dersi koydurt- muştur.Böylece ilk olarak önemli bir bilimsel disiplin okullarımıza girmiştir.O yıllarda Selanik, Gençlerle aydınların toplandığı bir kenttir.Gökalp,aradığını orada bulmuş,böylece kafasında Biçimlenen düşünceleri uygulamaya başlamıştır.Bir yandan da yazmayı hiç ihmal etmemiştir. Genç kalemlerden başka orada yayımlanan Felsefe dergisinde de sürekli yazıları çıkmıştır.Bu nedenle Tevfik Sedat,Demirtaş,Gökalp gibi takma adlar almıştır.Türkçülük ülküsünün ilk sesi olan ‘’Altun Destanı’’ bu sıralarda,Genç Kalemler’de yayımlanmıştır.(1911 Ocak) Çevresindeki gençlerle ve aydınlarla çabuk kaynaşan Gökalp,onlara toplumbilim ve felsefe üzerinde uyarıcı bilgiler vermiştir.Öyle anlaşılıyor ki,bu yıllarda Durkheim,ona daha yakın görünmüştür.Gene bu yıllarda Bergson da onun düşüncelerinin biçimlenmesinde rol oynamıştır. Öte yandan Türk dilinin sadeleşmesi ve ulusallaşması akımı da gelişmekte,Ömer Seyfettin,Ali Canip ve Mustafa Nemi’nin dilin bu yolda gelişimi için yazıları yayımlanmaktadır.Yabancı tam-lamalar bırakılmış,Türkçe sözcüklere geniş yer verilmeye başlanmıştır. İttihat ve Terakki Selanik şubesi,üyeleri arasında bir görev bölümü yaparak daha etkili bir çalışma düzeni yaratmak istemiştir.Bu amaçla yapılan seçimde Gökalp,gençlik işleriyle uğraşan kolun başına getirilmiştir.Böylece gençleri örgütlemek,onları aydınlatmak ve yönlendirmek görevini üzerine almıştır. 1912’de İttihat ve Terakkinin merkezi İstanbul’a taşınmış ve böylece Gökalp İstanbul’a gelmiştir.O yıllarda İstanbul’un durumu oldukça karışıktır.İki öbeğe ayrılan partiler ve gazeteler birbirleriyle çatışmaktadır.Hükümette sık sık değişiklikler olmaktadır.Bu ortam içinde bir gün 31 Mart Olayı patlamıştır.Hareket Ordusu İstanbul’a girmiş,Abdülhamit tahtından indirilmiş(14 Nisan 1909),yerine Sultan Reşat padişah olmuştur.Bu olaydan sonra İttihat ve Terakkiciler yönetimi tümüyle ele almak istemişlerdir.Partinin siyasal yanıyla kültürel yanı birbirinden ayrıdır,ancak Ziya Gökalp,siyasal konulara pek karışmamakla birlikte yalnızca bilim ve düşünce akımlarını yönetmiş,etkilemiştir.Bütün bu olaylar olup bittikten sonra parti merkezinin taşınmasıyla İstanbul’a gelmiş, Cerrahpaşa semtine yerleşmiştir.Mart 1912’de Ergani sancağından milletvekili seçilmiştir.Dört ay sonra ise meclis dağıtılmış ve Gökalp da üniversitede öğretim görevlisi olmuştur. İstanbul’a geldiğinde,hemen Türk ocağına girmiş,Türk yurdu dergisinin güçlenmesine katkıda bulunmuştur.Ülkücü arkadaşlarıyla Türklük bilincini yaratmak,yaymak istemiştir. Gelişinden kısa bir süre sonra dergi yönetim kuruluna seçilmiş,Balkan Savaşı öncesinden Birinci Dünya Savaşı başlarına kadar üye olarak kalmıştır.Derginin her sayısına bir şiir bir de yazı vermiştir.Yusuf Akçakoca onun hakkında şu sözleri söylemiştir ‘’ Gökalp imzası üstünde okunan düz ya da ölçülü yazıların topunda bir yenilik vardı.Duyulmamış,okunulmamış,üstelik akıldan geçmemiş düşünceler;yalın,arınmış,özel ve güçlü bir biçimde anlatılıyordu.Ziya Bey ,daha yineleme ve üstelemelere gereksinim duymuyordu.’’ Ziya Gökalp,Türk Yurdu’nda toplumsal bir çok yazı yayımlamıştır.Özellikle’’Türkleşmek- İslamlaşmak-Muasırlaşmak’’başlığı altındaki yazı dizisinde önemli konulara yer vermiştir.Gökalp sonraki yıllarda Yeni Mecmua’yı yayınlamaya başlamış,en değerli,en ilginç yazılarını bu dergide ortaya koymuştur.Dergilere yazı yetiştirirken İttihat ve Terakkinin merkez binasında gençlerle buluşup konuşmaktan büyük haz duymuştur.Sonradan Yeni Mecmua da bu merkez binasının alt katına taşınmıştır. Gökalp,1915’te,İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümüne sosyoloji öğretim üyesi olarak atanmıştır.Böylece,toplumbilim üniversitemize girmiştir.Üniversitede toplumbilim öğretim görevlisi olunca,o güne kadar okuyup yararlandığı batılı toplumbilimcilerin görüşlerini,yöntemlerini üniversiteye sokmuştur.Üniversitenin o güne kadar bir medrese anlayışıyla yaptığı çalışmalara da bir yön verilmiştir.Bilimsel çalışmalarına ve güçlerine inandığı bir çok gencide yardımcı olarak üniversiteye öğretim görevlisi olarak almıştır.Ziya Gökalp kendine özgü bir anlayışla üniversiteye bilimsel bir katkıda bulunmuştur.İlk yılın derslerini ‘’İlm-i İçtima’’ adıyla taşbaskısı olarak yayımlamıştır.1915/16 ders yılında genel toplum ve din toplum bilimi;1916/17’de hukuk toplum toplumbilimi; 1918’deuygulamalı toplumbilim ve 1919’da da ulusal eğitim dersleri vermiştir.1919’da üniversite içinde tutuklanıp Malta’ya sürülünceye kadar derslerini sürdürmüştür.Sürgün dönüşü üniversiteye girmek istemişse de bu isteği kabul edilmemiştir.Öldükten sonra ders verdiği felsefe dersliğine ‘’Ziya Gökalp Dershanesi’’adı verilmiştir. Malta’ya Sürgünlük ve Sonrası Gökalp’in üniversite içinde yakalanıp Malta’ya sürgün gönderilmeden önceki yıllarda Birinci Dünya Savaşı patlamış,Osmanlı Devleti de bu savaşa katılmıştır.Karadeniz’de Türk ve Rus donanmaları arasında çıkan bir olay,29 Ekim 1914’te Osmanlıların da bu savaşa katılmalarına yol açmıştır.Savaş bütün cephelerde sürmektedir.Çanakkale Boğazını geçmek isteyen donanmalara karşı verilen büyük savaş da bu arada olup bitmiştir.Yıllarca süren savaşlar sonunda 10 Ağustos1919’da Sevr Antlaşması imzalanmıştır.Bu antlaşmaya göre,kimi İttihat ve Terakki ileri gelenleri Berlin’e kaçmışlardır.Ziya Gökalp ise İstanbul’da kalmıştır.1919 Ocağında gelen polisler onu alıp Bekir ağa Bölüğüne getirmişlerdir.Durumu ailesine kendisi bildirmiş,yatak ve buna benzer eşyalar istemiştir.Kişiliğinden ve davranışlarından hiçbir ödün vermemiş,olanları soğuk kanlılıkla karşılamıştır.Dört aylık tutukluğunda asılmayı beklemiş,öğrencilerinin kendisini kurtaracağını ummuştur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
cgokhans
Kurucu
Kurucu
cgokhans


Erkek
Mesaj Sayısı : 543
Yaş : 34
Nerden : Antalya
İş/Hobiler : Öğrenci
Lakap : Gökhan
Ruh Halim : Ziya Gökalp'in Hayatı ve Edebi Kişiliği 1 Karizm10
Kayıt tarihi : 28/04/08

Ziya Gökalp'in Hayatı ve Edebi Kişiliği 1 Empty
MesajKonu: Geri: Ziya Gökalp'in Hayatı ve Edebi Kişiliği 1   Ziya Gökalp'in Hayatı ve Edebi Kişiliği 1 Icon_minitimeCuma Mayıs 16, 2008 9:11 pm

Sağolsın Mehmet edebiyat için lazım oluyyor Smile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://ardaturan.forum0.biz/
wuslat_sal
Admin
Admin
wuslat_sal


Kadın
Mesaj Sayısı : 427
Yaş : 32
Nerden : urfa:D:D
Ruh Halim : Ziya Gökalp'in Hayatı ve Edebi Kişiliği 1 Delibo10
Kayıt tarihi : 30/04/08

Ziya Gökalp'in Hayatı ve Edebi Kişiliği 1 Empty
MesajKonu: Geri: Ziya Gökalp'in Hayatı ve Edebi Kişiliği 1   Ziya Gökalp'in Hayatı ve Edebi Kişiliği 1 Icon_minitimeSalı Mayıs 20, 2008 9:50 pm

ha masallah...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
buki-35_1905:)
Kurucu
Kurucu
buki-35_1905:)


Kadın
Mesaj Sayısı : 605
Yaş : 32
Nerden : Aslen İzmir'li ama yarısmaya Antalya'dan katılıyor!! ee malum hayat şartları...
Ruh Halim : Ziya Gökalp'in Hayatı ve Edebi Kişiliği 1 Huysuz10
Kayıt tarihi : 28/04/08

Ziya Gökalp'in Hayatı ve Edebi Kişiliği 1 Empty
MesajKonu: Geri: Ziya Gökalp'in Hayatı ve Edebi Kişiliği 1   Ziya Gökalp'in Hayatı ve Edebi Kişiliği 1 Icon_minitimeSalı Mayıs 20, 2008 9:52 pm

bunun bize göre daha bi uygunu yokmuydu? ezberlencek cinsinden hani. bu beni aşar biraz akın'lık olmus gibi Very Happy:D
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ziya Gökalp'in Hayatı ve Edebi Kişiliği 1
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Eğitim-Öğretim :: Ders Notları-
Buraya geçin: