2)Gugılların Memo

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, bu hikayedeki kişiler ve kurumlar tamamıyla hayal ürünüdür...

Tarih 28 Şubat 1526.. Gugılların Memo Yeniçeri İstihbarat Teşkilatı’nda(yani YİT’de) çalışan bir devlet görevlisidir. Gugılların Memo her zamanki gibi işinin başındadır. Göreviyse Fransız Kralı I.Halosuva’yı kurtarmaktır. Fransız Kralı I.Halosuva Alman Kralı Konyalı Vahap’a yenik düşmüş ve esir olmuştur. Fransız Kralı bunun üzerine Osmanlı Hükümdarı VIII.Osman’a bir mektup yazarak ondan yardım ister ve mektubunda;
Sayın Osman Bey,
Öncelikle büyüklerin ellerinden küçüklerinde gözlerinde öper herkese selamet eder ve böylece söze başlarım. Sayın Dermanı Sultan Osman bildiğiniz üzere Alman Kralı Konyalı Vahap’a Eroğlu Savaşı’nda yenik düştüm. Konyalı Vahap çok acımasız, gaddar birisi. Artık onun yaptığı işkencelere dayanamıyorum. Siz ki düşkünlerin imdadına koşarsınız. Hem bu arada Osmanlı ile Fransa arasındaki ikili ilişkileri de ilerletmiş oluruz! Biliyorum siz “Ayıdan post, Fransızdan dost olmaz” diyeceksiniz. Ama ben sizden yardım istiyorum. Elbette bu yardımlarınız karşılıksız kalmayacaktır. Ne isterseniz benim kabulümdür. Yeter ki beni buradan kurtarın. En kısa sürede cevabınızı bekler ve gereğinin arz ederim!...

VIII.Osman ise bu sırada yeni Avusturya seferinden dönmüş ve dinlenmek için sarayda parti düzenlemektedir. Tam partinin en heyecanlı yerinde kuş gelir. VIII.Osman’ın başına konar ve mektubu görebileceği bir şekilde önüne atar. VIII.Osman mektubu alır almaz okumaya başlar ve Fransız Kralı I.Halosuva’ya karşılık olarak mail atar. Mailinde;
Len oğlum Halosuva seferden daha yeni geldim. Tam da dinlenmek üzereydim. Onca stresi atmaya çalışıyordum ki senin kuş geldi, herşeyin içine şerbet suyu döktü. Millet O bar senin bu bar benim diye dolaşıyor bense o sefer benim bu sefer de benim dolaşıyorum. Zaten bizde şans yok ki. Ne demişler “Bahtsız bedeviyi çölde kutup ayısı öpermiş.” Sen yat kalk bugün iyi günüm yoksa seni oraya gelir evire çevire bir güzel döverdim ama neyse hadi affettim. Bidaha olmasın haaaa. Teklifine gelince, senin teklifini düşündüm,taşındım ve de bir güzel kaşındım. Teklifini kabul ederim ama şartlarım var.”
1)Fransızlar öncelikle ülkedeki Ziyaoğlu Türklerine yaptıkları bir takım baskıları kaldıracak. Özellikle de beyleri Laz Ziya’ya yapılanları.
2)Ülkeniz hekırlarından Evrılların Ozan durdurulacak ve bize teslim edilecek.
3)Kaplan ve Şahin Bölgeleri Osmanlı’ya verilecek.
4)Ünlü Ressam Leonardo Da Temel ve Picassoli Dursun Osmanlı’ya gönderilecek.
5)Galatasaray’dan Marsilya’ya kaçan Frank Riberi Fransız vatandaşlığından çıkarılacaktır.

Maili okuyan Halosuva,VIII.Osman’ın gelmesini beklemeye başlamıştır.
Bu sırada VIII.Osman ise Gugılların Memo’yu yanına çağırmıştır. Memoya;
VIII.Osman:Memo’m nasılsın? İyisindir inşallah!
Memo:İyi diyek, iyi olak be emmi. Sende ne var ne yok? Çoluk çocuk nasıl?VIII.Osman:Sağlığına duacıdırlar abisi. Neyse çene çalmayı bırak da kulaklarını aç,beni dinle.
Memo:Buyur padişahım!
VIII.Osman:Oğlum Memo. Bildiğin gibi geçenlerde Fransızlar ile Almanlar Eroğlu’da bir savaş yaptılar.Bu savaşta Alman Kralı Konyalı Vahap,Fransa Kralı I.Halosuva’yı yendi ve onu esir etti.
Memo:Eeeee. Ne var ki bunda?
VIII.Osman:Sözümü kesme de dinle. Babamızın oğlu değil ama ona karşılık beklemeden yardım edeceğiz.Elbette bir bildiğimiz var. Fransa Kralını kurtarıp Papa IV.Avşarinpolis’in kurmuş olduğu Hristiyan birliğini parçalamak ve Katolik Hristiyan dünyasından Fransa’yı kendi yanımıza çekmek için bulunmaz bir fırsat.
Memo:Anladım padişahım. Avrupalıları kendi silahlarıyla gafil avlayacağız.Peki ama benimle ne alakası var bunların?
VIII.Osman:Sen yanına en güvendiğim adamlarımı alıp Fransa Kralı’nı kurtaracaksın.
Memo:En güvendiğiniz adamlar da kim?
VIII.Osman:İlki Can Polat, diğeri de Sırmaoğlan. Gelin çocuklar!
Memo: Sırmaoğlan mı?
Sırmaoğlan: Ne o? Beğenemedin mi?
Memo:Beğenmemek değil de yani Sırmaoğlan bu göreve uygun olur mu, olmaz mı onu bilemem?
Sırmaoğlan:Yaa şimdi böyle mi olduk?
Memo: Önce nasıldık ki?
Sırmaoğlan:Dün gece bahçede pişpirik oynarken öyle demiyordun ama?
Memo:Ne alakası var kardeşim?
Sırmaoğlan:Beni beğenmiyormusun?
Memo:Beğenmiyorum lan var mı?
Sırmaoğlan:Beğenmezsin tabii.Biz senin gibi apartman çocuğu değiliz oğlum. Biz has mı has dubleks çocuğuyuz!
Can Polat:İki kişinin bindiği bisiklet değildir.
Memo: Sen de sus lan. Ne alakası var şimdi bu sözün konumuzla?
Can Polat:Beyler, ben bu hikayede hep susacak mıyım? Ben de konuşayım dedim öylesine işte.
VIII.Osman:Tamam be uzatmayın. Konumuza geri dönelim. Memo, sen de kes şunu artık.Şimdi planı açıklıyorum. Plan son derece basit. Şimdi sen Memo,Can Polat ve Sırmaoğlan’ı yanına alarak önce Edirne’deki Şeyh İzzet ayaklanmasını bastırıp oradan Dedeoğlan yöresine geçerek oraya saldıran Ceneviz ve Venediklileri yenerek, Sırbistan üzerindeki Eminem dağlarını geçip, Ayşem ırmağındaki jetskilere binip,Don Kilot şehrindeki KGB ajanları tarafından çıkarılan Linking Park isyanını durdurduktan sonra Alman Kralı Konyalı Vahap’ın bulunduğu Eflatun Sarayı’na girip I.Fransuva’yı hapsolduğu zindandan kurtaracaksınız.İşte bu kadar kolay. Anlaşılmayan bir yer var mı?
Sırmaoğlan:No problem patron.
Memo:Türkçe konuş len. Adamı hasta etme.
VIII.Osman:Hadi başlamayın yine.Kolay gelsin.Allaha emanet olun.
VIII.Osman’ın emrini alan Gugılların Memo ve ekibinin yolculukları başlar.Öncelikle Şeyh İzzet ayaklanmasını durdurmak için Edirne’ye doğru giderken yolda koşan bir yaşlı amca görürler. Memo amcanın yanına giderek;
Memo:Emmi nassan?İyi misen?
Yaşlı Amca:İyiyim evlat iyiyim. Sağolasın.
Memo:Bakıyorum da taş gibisin
Yaşlı Amca:Taş gibiyim tabii. Var mısın bir güreşe?
Memo:Yaa git işine emmi.Bir tarafını inciteceksin şimdi.O zaman al başına belayı.
Yaşlı Amca:Kendine güveniyorsan gel.Yoksa korktun mu?
Memo:Ne korkacağım emmi yaa.Hadi yürü bakalım.
Yaşlı Amca:Hadi bakalım geç, öncelik senin.
İlk hamleyi Memo yapar ve amcanın üzerine doğru atılır. Amca onu usta bir güreşçinin hareketiyle yere devirir.
Memo:Yanıyommmm!! Ne yaptın emmi sen yaa?
Yaşlı Amca:Bana Ramboların İso derler bu topraklarda.
Memo:Nee?Ramboların İso sen misin? Bilseydim Vallahi güreşmezdim seninle.
Yaşlı Amca:Hadi hadi kalk bakalım.
Der ve Memo’yla ekibine dönerek:
Yaşlı Amca:Peki nereye böyle gençler?
Can Polat:Almanya’ya emmi. Bir devlet meselesi var da.
Yaşlı Amca memoyu kastederek:
Yaşlı Amca:Bu birliğin başkanı sen misin?
Memo:Evet benim. Ne oldu ki?
Yaşlı Amca:Yok bir şey.Allah kolaylık versin.Gerçi ne demişler “Kılavuzu karga olanın burnu gübreden kurtulmazmış”ama neyse hadi rastgele gençler.
Gugılların Memo ve ekibi Yaşlı Amca’ya veda ettikten sonra yollarına devam ederler.Edirne’ye giderek oradaki Şeyh İzzet ayaklanmasını bastırırlar.Memo, Can Polat ve Sırmaoğlan’a dönerek:
Memo:İlk görevimizi başarıyla yerine getirdik çok şükür.Şimdi sıra diğerlerinde.
Can Polat:Eee?Şimdi ne yapıyoruz?
Memo:Şimdi sıra diğer görevlerde.Önümüzde çok büyük engeller var karındaşlarım.Onun için çok uğraşmamız gerekiyor.Haydin yürüyün gari.
Diyerek diğer görevlerine doğru yol alırlar.
Diğer görevlerini de başarıyla tamamlayan Gugılların(Googlerin)Memo ve ekibi Fransız Kralı I.Fransuva’yı Alman Kralı Konyalı Vahap’ın elinden kurtarmak için Almanya’ya doğru gitmeye başlarlar.Yolda giderken bir han görürler. Can Polat diğerlerine dönerek;
Can Polat:Ne dersiniz beyler girelim mi şu hana?
Memo:Durun hele bakalım bana hiç tekin bir yermiş gibi gelmedi burası.
Can Polat:Ne var ki abi burada. Bana sorarsanız girelim derim
Memo:Belki öyle ama ben yinede bekleyelim derim.
Can Polat:Neresi tehlikeli buranın abi ya.Baksana adına! Knight of Sarlken mi ne diye bir yer.
Memo:Anlamını biliyormusun peki?
Can Polat:Yoo bilmiyorum. Neymiş ki?
Memo:Benimki de soru hani ha. Nereden bileceksin sen Fransızcayı.
Sırmaoğlan:Fransızca değil Almanca o.
Can Polat:Olur mu len English.
Memo:Af buyur ne lish ne lish?
Can Polat:English yani İngilizce.
Memo:Peki sen biliyormusun İngilizce denen şu illeti?
Can Polat:Elbette.Ben İngilizceyi anadilim gibi konuşurum.
Memo:Peki ne diyor burada?
Can Polat:Şimdi diyor ki burda.. Şey yani.Diyorlar ki işte.Nasıl anlatsam..
Memo:Uzatma da söyle hadi.
Can Polat:Tamam ya çözdüm ben bu işi.Şarklen Sığınma evi mi ne diyor burada?
Memo:Şarklen Sığınma evi mi?O da ne demek öyle?
Can Polat:Yani şimdi şu demek...
Sırmaoğlan:Herhalde Şarklen’den kaçanlar mı ne kalıyor burada.
Can Polat:Hah lafı ağzımdan aldın.
Memo:Şarklen de kim?
Can Polat:Konyalı Vahap’ın sol koludur.
Memo:Ne yapmış ki bu adam bu kadar korkulacak?
Can Polat:Neler yapmamış ki?Adam o kadar acımasız, o kadar gaddarmış ki, adama Danaların Sessizliği diye bir filmde bile rol vermişler.
Memo:Neyse neyse hadi girelim de şuraya gariplere yardımcı olalım.
Diyerek Memo ve ekibi kapıya doğru yönelerek içeri girerler.Ama girdikleri ile çıktıkları bir olur. Çünkü Şarklen’in Şövalyeleri karşılarında 3 tane YİT ajanı görünce üstlerine doğru saldırarak onları dışarı atarlar. Bunun üzerine Memo Can Polat’a dönerek:
Memo:Hadi len burası Şarklen Sığınma eviydi?
Can Polat:Abi benim anladığım buydu.
Memo:Eee peki bunlar bize niye saldırdı?
Can Polat:Ben nerden bileyim abi?
Memo:Peki sen hiç yabancı dil eğitimi görmedin mi?
Can Polat:Görmez olur muyum hiç? Söğüt Anadolu Lisesi’nde 4 yıl eğitim gördüm görmesine de yabancı dil derslerinden hep kaçardım.
Memo:Ben seni ne yapayım ha.Söyle bana.Ulan yat kalk sen VIII.Osman’a ve Rahmetli Çakır’a dua et yoksa seni şuracıkta öldürürdüm seni.Bundan sonra aklını başına devşir.

Der ve bakar ki Sırmaoğlan hiç konuşmaz sessiz sedasız ve bir güzel edasız öylesine durur.Memo Sırmaoğlan’a dönerek;
Memo:Sen ne sessiz durursun öyle?Yoksa garipsenir misin halimize?
Sırmaoğlan:Yok öyle bir niyetimiz yok.
Memo:Eee madem öyle bir niyetin yok.Ne diye susarsın deyiver hele.
Sırmaoğlan:Sadece “Şarklen’in Şövalyeleri”yazısını”Şarklen sığınma evi”diye okunmasını anlamam.
Memo:Demek sen biliyordun tabelanın anlamını.Biliyordun da niye devşirmedin bize.Sırmaoğlan:Bazen bir müsibet,bin nasihattan iyidir.
Sırmaoğlan:Neyse hadi olur böyle vakalar, ördekler gölde vakvaklar.
Memo:Hadi o zaman gidelim.
Der ve yola çıkarlar. Az giderler uz giderler dere tepe düz giderler sonunda Almanya’ya gelirler.Memo ve ekibi Almanya sınır kapısından geçerek Almanya’nın başkenti aynı zamanda I.Halosuva’nın bulunduğu Berlin’e girerler.Berlin’in içlerine doğru sokulurlar.Can Polat, Memo’ya dönerek;
Can Polat:Peki biz nereden bulacağız bu Halova denen adamı?
Memo:Sen merak etme birader. Çevremiz çapımızdan büyüktür.Sarıkule yakınlarında ithalat,ihracatla uğraşan bir kişi var.Belki duymuşsundur.Tüccar Hayri diye tanınır.
Memo:Haklısın bacanak, kusura bakma biraz sert çıkıştım. Affedersin.
Can Polat:Hayır, duymadım kim ki bu?
Memo:Tüccar Hayri bir zamanların dünyaca ünlü bir cerrahtı.Baktı cerrahlık zor meslek, o da işleri büyütüp tüccar oldu. Şimdi paraya para demiyor vallahi.
Can Polat:O zaman ne bekleriz. Doğru Tüccar Hayri’ye!
diyerek yol almaya başlarlar.Birkaç kişiye sorduktan sonra Tüccar Hayri’yi bulurlar ve içeri girerler.
Memo:Selamun Aleyküm Hayri emmi.
Tüccar Hayri:Aleyküm Selam Hıdır.
Memo:Hıdır mı?Hıdır da kim?
Tüccar Hayri:Kusura bakma yegenim.Ağız alışkanlığı.Hoş geldin Memo.
Memo:Hoşbulduk emmi.Buraya geliş sebebimizi biliyorsundur.
Tüccar Hayri:Biliyorum.Malzemeleriniz hazır burada.
Memo:Peki yaa kalacak yer ve saray haritası?
Tüccar Hayri:Onlarda hazır merak etme.Serik Tower’da odanız hazır.3 kişilik.
Sırmaoğlan:Ne yani hepimiz aynı odada mı kalacağız?
Tüccar Hayri:Sende kimsin? Çık dışarı çık,çık,çık!!!
Memo:Sen onun kusuruna bakma emmi. O anlamaz bu işlerden.Sırmaoğlan senin istihbarat Güvenlik Bilgi öğretmenin kim?
Sırmaoğlan:Ne oldu ki?
Memo:Daha ne olacak?Hepimiz aynı odada kalıyoruz,çakılmasın diye okey?Hadi o zaman biz gidelim.Saat de 23:00 olmuş.
Der ve geceyi geçirmek üzere Serik Tower oteline giderler.Odalarına girer girmez yatağa yatarlar.Tam bu sırada.. Memo’nun telefonu çalar.
Memo:Alo kimsiniz?
Memo’nun Annesi:Alo, benim yavrımmm.
Memo:Ne oldu ki anne bu saate?
Annesi:Sus bakayım bi.Aaa!Ağzına biber sürerim bak.Kız güzeli oğlum benim!
Memo:Niye aradın anne gecenin yarısında?
Annesi:Sesini özledim kuzumm.Bana bak sen sütünü içtin mi bakayım?
Memo:İçtim anne.
Annesi:Peki oğlum.Terli terli su içme,kalın giyin,Üşütme elin ecnebi memleketinde.Kendine iyi bak oğlum.
Memo:Tamam anne.Hadi görüşürüz.İyi geceler.
Der ve derin bir uykuya doğru yelken açar.
Sabah olur,horozlar öter,gün olur devran döner,inekler mööler.Sabah tan vaktinde Eflatun Saray’a doğru yol alırlar.Yolda giderken Sırmaoğlan diğerlerine dönerek;
Sırmaoğlan:Ne olacak abi bizim halimiz?
Memo:Ne bakımdan?
Sırmaoğlan:Ne bakımdan olacak, hadi görevi bitirdik diyelim.Sona ne olacak bizim sonumuz?
Can Polat:Sonunu düşünen kahraman olamaz dostum.
Memo:Haklısın Can Polat.Biz kendimizden önce görevi düşünmeliyiz.
Sırmaoğlan:Kusura bakma abi yaa.Bu kadar serüven,beni bitirdi.Ne olur anlayın beni.
Memo:Yok oğlum ya ne kusuru,aramızda bir kusurun lafı mı olur?Hadi konuşmayı bırakın da yola devam edelim.
Memo ve ekibi bu konuşmadan sonra yollarına devam ederler.Memo ve ekibi Eflatun Sarayının önüne gelirler.İçeri yavaş yavaş sokulurlar.Eflatun Sarayına giren Memo ve ekibi Halosuva’nın bulunduğu “S”tipi koğuşuna yönelirler.Koğuşun önüne geldiklerinde ise beklemedikleri bir manzarayla karşılaşırlar.Halosuva gardiyanları etkisiz hale getirmiş onları koğuşunda beklemekte ve hatta Digifransız’dan Monaco-Lyon maçını seyretmektedir.Bu durumu gören Memo ve ekibi Halosuva’nın yanına giderler.Halosuva’yı maç seyrederken gören Memo Halosuva’ya;
Memo:Ne oldu bu gardiyanlara böyle?
Halosuva:Yok bisey sadece bayılttım.
Memo:Anahtarlar nerede?
Halosuva:Bendee.Ne olacak ki?
Memo:Ne olacak ne demek len?Madem anahtarlar sende niye çıkmıyorsun oğlum.Senin aklından zorun mu var.Leyyynnnn...
Can Polat:Sakin ol oğlum sakin.
Halosuva:Ben Alman Kralı Konyalı Vahap’la anlaştım.Sizin artık beni kurtarmanıza gerek yok.Memo:Nasıl anlaştın yaa?Hangi şartlarda anlaştın?
Halosuva:Masaüstünde konuştuk,tartıştık ve anlaşmaya vardık.
Memo:Sen nasıl anlaşırsın uleyn.Hadi anlaştın diyelim.Bizi niye çağırıyorsun oğlum sen?Ben seni napıyım?Söyle bana hee.Öldüreyim mi seni?Söyle hee
Can Polat:Abi sakın sakın.Uyma şuna
Halosuva:Siz boşuna geldiniz buraya
Memo:Ulen var ya senin ağzını,burnunu kırmazmıyım len haa siboppp. Gel len buraya manda yavrusu gell.
Halosuva:Pardon yani, ben size haber gönderdim am kuş daha gitmemiştir İstanbul’a.Onun için özür dilerim.
Memo:Bir de özür diliyorsun.Hazır yeri gelmişken ben senden özür di-le-mi-yo-rum.
Halosuva:Ne için?
Memo:İşte bunun için..
Der ve Halosuva’yı ikisini gözüne,ikisini burnuna,ikisini kulağına,birini ağzına,birini de alnının ortasına 32sini de vücudunun diğer bölgelerine olmak üzere 40 ayrı yerinden gıdıklayarak onu öldürür.Tam bu sırada Alman Kralı Konyalı Vahap gelir ve Memo’ya;
Konyalı Vahap:Ne yaptın sen ya?
Memo:Cebine koydum onun.Hepinizin sonu böyle olacak.
der ve İstanbul’a doğru ekibiyle yola çıkarlar.
Yolda giderken Memo ve ekibi Şarklen’in şövalyelerini yenerek intikamlarını aldıktan sonra İstanbul’a gitmek için hızlı olması bakımından uçak bileti alır ve İstanbul’a doğru havalanırlar.İstanbul’a döndüğünde VIII.Osman’a olup biteni anlattıktan sonra uzatmalı sözlüsü Türkmen Esma Hatun ile birlikte Antalya Belek’te bir yer ayırtarak tatil yapar. Çok geçmez 1 yıl sonra üçüz bebekleri olur ve mutlu mesut yaşarlar.Ben bunları biliyorum çünkü ben Gugılların Memo’yla birlikte Belek’te karşılaştım.Gerçekten delikanlı,mert,yiğit birisi.Giderken onla görüştüğümde ağzından şu sihirli sözcükler döküldü:
“Bir ağaçtan bir milyon kibrit çıkar,
Bir kibrit bir milyon ağacı yakar...”

komedi resmen ya eline sağlık İsmail.

süper bireder devamıda gelsin bunların

evet ismail süper!! devamı gelsinnnn

gelsın gelsın devamı ama bunun devamı degılll...[[[MASLLAH]]]

wuslat_sal demiş ki:

gelsın gelsın devamı ama bunun devamı degılll...[[[MASLLAH]]]

neden aysel okuyamadın mı???????????????